”İlk öğretmenimiz kendi kalbimizdir.” – Atasözü

Gerçek, Bir'likte. Dönüşüm, kararlı bir güç gerektirir.
Öylece sessizlikte…
İlişkilerimizdeki birlikteliğin sürekliliğini sağlayan birlikte yapılan hoşlandıklarımızın listesinin artarak devam etmesidir. Ancak çoğu zaman tam tersi eylemlerle, birlikte geçirilen o kıymetli an’lar öylece harcanır.
Harcanır diyorum, çünkü ilişkili olduğumuz her bir kişi ile biriktirdiklerimizin ne olduğunu bilmeden harcarız. Karşımızdakini haklı çıkaracak bir neden bulamayı düşünmekten uzağızdır.
Peki, nedir düşündüğümüz?
Çocukken her şey daha kolaydı. Anne/baba evindeyken yine kolaydı. Sevdiklerinin yanında daha da kolaydır.
Sizce kolay olan, kolaylığı sağlayan nedir? Tam tersi nedir?
İşte böyle zamanlarda öylece sessizlikte bir an yaşamımızın tam orta yerinde dururuz. Bu duruma, kişiyi başka bir anlayışa getirecek olan içsel koçluk diyebilir miyiz?
Kişi yaşamında bağlı olduğu, bağımlı olduğu diğerlerine yaklaşımını düşünerek, içsel bir muhakeme ile hatta yazarak kendi ve diğerleri ile daha iyi bir anlayışa gelebilir mi?
Bu, bir çok kez başarısız olunan sonuçların birlikteliğinde gelinen bir noktadır. Olumsuz duyguların içinde ”en” diye başlayan, tanımlanan duygu hallerinin içerisinden yükselen haykırışlardır belki de.
Tetikleyicilerin mutsuzluk yaşatan sonuçların kişiyi getirdiği bir eşik, bir fırsat belki de.
Kendi hakkında fark ettiği, ”gerçek” dediği ne varsa şimdi yeni eksikliğe doğru, yeni bir akılla yaklaşım değişimi yaratan ilk adım olabilir mi?
Belki diğerlerinin haklılığını görerek…
Mümkündür. Bu, Gerçek’tir. Aradığınız şeyin ne olduğundan emin olduğunuzda ihtiyacınız olan kalbinize yakın bir uzman desteği ile sabırlı, ciddi bir çalışma gerek koşuldur.
Edinmek istediğinize hayal ederek ulaşabileceğiniz, kendi başınıza da kullanabileceğiniz yeni bir yol haritası belki de…
En içten dileklerimle.
Arzu Aykın

Yorum bırakın