Majörler ve Minörler

”Eğer evrenin düzenini yeterince anlayabilseydik onun en bilgemizin dahi hayallerinin ötesinde bir şey olduğunu görürdük. Onu, olduğundan daha mükemmel hale getirmek mümkün değildir.” Leibniz

Gerçek, Bir'likte. Dönüşüm, kararlı bir güç gerektirir.

Merhaba, nasılsınız? Haftanın yazısında bir çok konu içerisinden hangisini yazacağımı bilemedim; ta ki deneyimlediğim durum ve olaylarda edindiğim hislere odaklanana kadar. Bir soruyla başlayacağım bu haftanın konusuna. Siz, değerli okurlardan +- majörler ve minörlerden bir bakışla cevaplarınızı görmenizi rica ediyorum. Teşekkür ederim.

Soru:

Sizi ve yaşamınızı hangi inançlar idare ediyor?

Bu soruya cevaplar aramadan önce kendinize ve çevrenize gösterdiğiniz anlayış/hoşgörü sınırlarınızı genişletmenizi öneririm. Bu, sizin daha sakin ve rahat olmanızı sağlarken durum/olay/kişilere dürüstçe bakmanıza aracı olacaktır. Zihninizde yeni, sanal anılar yaratmanızın önüne geçer. Kendi değerinize yaklaşımınızda, gerçeğinize, olduğunuz gibi kabul edebilmenizi sağlar.

Farz edelim ki hedeflerinizi belirlediniz, bunların gerçekten istediğiniz şeyler olduğuna eminsiniz, bu hedeflere en yüce değerlerinizle gerçekleştireceğinizi de biliyorsunuz, bir stratejik aksiyon planınız da var ve hatta çalışmaya da başladınız. Ancak ters giden bir şey var ve bir türlü eyleme geçemiyorsunuz. Anlayamadığınız, bilemediğiniz bir iç dirençle karşılaştınız… Kafanız karışmış bir haldesiniz. Nerede hata yaptığınızı bulmak üzere en başa dönüyorsunuz! Belki de içsel, kendinizi suçlar bir halde buluyor, bilinçsizce size hizmet etmeyen bir kaç eylemde bile bulunuyorsunuz. Dalgalanan duygularınızla kafanız daha da karışıyor… Daha da yazabilirim ancak bu kadarı bile çoğumuz için tanıdık, yaşanan durumlar olduğunu düşünüyorum. Ne dersiniz?

Çoğumuz farkında ya da değil bilinçaltı ile algıladığımız bilgi/düşünceyi ne yaptığımızı bilmeden sahipleniriz. Tabi bir de ”DNA”; genetiksel özelliklerimiz! Farkındalık eksikliği aşırı duygu yükleri biçiminde ortaya çıkabilir. Yanıt vererek değil tepkisel yaşamak sıkışmışlık hisleri arasında majörlere ve minörlere sebep olabilir. Yani kaçmak ya da saldırmak, zevk/acı gelgitinde mutsuz bir yaşam deneyiminde nefes harcamak!

Peki, bakış açınızla isteklerinizi gerçekleştirirken hangi sağlıklı/sağlıksız duygu alışkanlıklarına sahipsiniz? Günlük konuşma diline yerleşmiş fark edilmeyi, değişimi dönüşümü bekleyen alışkanlıklar! Sizi olumlu/olumsuz tetikleyen eylem, eylemsizlik ya da özellikler nelerdir? Haydi, Bir’likte düşünelim.

Gerçekten, gerçek mutluluğu arıyorsanız size ait/ait olmayan gizli kalmış tüm yönlerinize bir dokunuşla aklın muhakeme yeteneği ile analiz ederek şu an bulunduğunuz yıkıcı/olumsuz zihinsel, duygusal, ruhsal durumdan özgürleşebilirsiniz. Hayatın amacını, sizin hayat amacınızı, değerlerinizle bilinçli farkındalıkla huzur, mutluluğu yaşayabilirsiniz. Tüm ilim/bilim doğayı incelemiştir. İnsan da doğanın parçası. ”Kendini bilmek” ve ”Doğayı bilmek” önemli. Bireysel ve insanlık olarak sorumluluklarımızın bilinciyle adanmışlıkla, gayretle, kararlı, emin adımlarla…

Bu hafta 29 Ekim haftası ve Cumhuriyet’in 100. yaşını saygı ve sevgiyle Bir’likte kutluyoruz ve hepimize kutlu olsun. Kültür yayınlarının Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutuk kitabından 29 Ekim 1923 tarihli konuşmasından alıntıyla, sorular ve cevaplarıyla siz okurları baş başa bırakıyorum.

Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti!

Bir’likte, birlikte gelişiyoruz.

Sevgi ve saygılarımla.

Arzu Aykın

” Saygıdeğer arkadaşlar, dünya çapında önemli ve olağanüstü olaylar karşısında saygıdeğer ulusumuzun gerçek uyanıklığına ve uyanışına değerli bir belge olan Teşkilat-ı Esasiye Kanunumuzun bazı maddelerini açıklığa kavuşturmak için kurulan özel komisyon tarafından yüksek heyetinize önerilen kanun tasarısının kabulü dolayısıyla Türkiye Devleti’nin zaten dünyaca bilinen, bilinmesi gereken niteliği, uluslararası bilinen adıyla adlandırıldı. Bunun doğal gereği olmak üzere, bugüne kadar doğrudan doğruya Meclis başkanlığında bulundurduğunuz arkadaşınıza yaptırdığınız bu görevi, cumhurbaşkanı unvanıyla yine aynı arkadaşınıza, bu aciz arkadaşınıza veriyorsunuz. Bu münasebetle, şimdiye kadar hakkımda gösterdiğiniz sevgi, içtenlik ve güveni bir defa daha göstermekle yüksek değerbilirliğinizi kanıtlamış oluyorsunuz. Bundan dolayı yüksek heyetinize ruhumun bütün içtenliğiyle teşekkürler sunarım.
Efendiler, yüzyıllardan beri Doğu’da haksızlığa ve zulme uğramış olan ulusumuz, Türk ulusu, gerçekte yaratılıştan sahip olduğu özelliklerden yoksun kabul ediliyordu.
Son yıllarda ulusumuzun fiili olarak gösterdiği yetenek, eğilim ve kavrayış, kendi hakkında kötü düşüncede bulunanların ne kadar aymaz ve ne kadar gerçeği görmekten uzak, görünüşe aldanan insanlar olduğunu pek güzel kanıtladı. Ulusumuz sahip olduğu niteliklerini ve yeterliliğini, devletinin yeni adıyla uygarlık dünyasına daha çok kolaylıkla göstermeyi başaracaktır. Türkiye Cumhuriyeti, dünyada elde ettiği makama yaraşır olduğunu yaptıklarıyla kanıtlayacaktır.
Arkadaşlar, bu yüce kurumu var eden Türk ulusunun son dört yıl içinde kazandığı zafer, bundan sonra da birkaç katı olmak üzere belirecektir. Bendeniz eriştiğim bu güven ve itimada yaraşır olmak için pek önemli gördüğüm bir noktadaki gereksinimi bildirmek zorundayım. O gereksinim, yüksek heyetinizin bana gösterdiği sevgi, güven ve desteğin devamıdır. Ancak bu sayede ve Allah’ın yardımıyla, bana verdiğiniz ve vereceğiniz görevleri iyi yapmayı başarabileceğimi ümit ederim.
Her zaman, saygıdeğer arkadaşlarımın ellerine çok içten ve sıkı bir şekilde yapışarak kendimi onlardan bir an bile ayrı görmeyerek çalışacağım. Ulusun sevgisini her zaman dayanak noktası kabul ederek, hep beraber ileriye gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti mutlu, başarılı ve muzaffer olacaktır.” Mustafa Kemal Atatürk

Gerçek, Bir'likte. Dönüşüm, kararlı bir güç gerektirir.

Yorum bırakın

BÜTÜNÜN DENGESİ sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin