”İçinizde, evrensel olan insanî şeyleri bulun.” Sandford Meisner

Gerçek, Bir'likte. Dönüşüm, kararlı bir güç gerektirir.
Merhaba,
Korku mu? Fobi mi?
Hastalıkla ”savaştığım” zamanlarda beni görmeye gelen annem babam soruyordu: ”Görüşmeyeli ne yaptın?” Ben de diyordum ki ”Hiç bir şey, televizyon seyrettim, öylece oturdum.” Annem soruyordu ”Niye, hiç dışarıya çıkmadın mı? Hem de öyle güzel bir havada. Yürüyüş yapabilirdin mesela. Hem sen bana arkadaşlarına davetli olduğunu söylememiş miydin?” – “Onlara gelemeyeceğimi söyledim, o kadar da istekli değildim zaten.” Annem ve babam ne yapacağını şaşırdığı zamanlardı o zamanlar. Koluma girip zorlayarak da olsa beni dışarı çıkardıklarında karşılaştıkları manzarada çaresiz kalıyorlardı. Dışarı çıkabilmek için ilaç içiyordum ve kollarına sıkıca tutunuyordum, ayrıca daha nice korkuyla yaptığım acayip hareketler. O zamanlar iyileşmek için itici gücüm çocuğumdu. İyileşmek için çok gayret gösterdim ve başardım da.
O dönemde yaşadığım korkular beni farkında bile olmadığım bir yalnızlığa götürüyordu. Çok sonraları fark etmiştim ve çok üzülmüştüm. Düşünmek ve doğru eyleme geçmek için çok zorlandığım zamanlardı. Yalnızlaşmıştım, hareketsizlikten kilo almıştım, bedenimde 10 kg’dan fazla ödem olmuştu ve başka hastalık belirtileri oluşmuştu; sorunların cevaplarına ulaşılamıyordu. Dışarısı çaresiz, içerisi çaresizdi. Çok fonksiyonlu bilinmez bir denklem gibiydim. Doktorlar, tahliller… İşe gidemedim. Bir de bunlara ek, işe gidemediğim için ayrıca acı çekiyordum.
Bu korkular, benzer sıkıntıları yaşayan diğer insanları yalıtılmışlığa birdenbire götürmez. Gerçi bu kimseler diğer insanlardan kaçmazlar, ancak garip sıkıntıları ve endişeleri, belirli durumlarda panik olmaları, onları sonunda yalnız yaşamaya yöneltir.
Güvendikleri birileri yanlarında olmadığında kendilerini çaresiz hissederler. Evlerinden yalnız başlarına çıkmaya cesaret ettiklerinde, bir alışveriş merkezinde kalabalığın arasında olduklarında ya da bir kuyrukta beklediklerinde, bir köprünün üzerinden geçmeye kalktıklarında, otobüste, trende ya da arabada bulunduklarında paniğe kapılırlar. Tanıdık mı belki kendiniz, belki çevrenizde yaşadınız!
Açık alan korkusu, bir zamanlar benim de sahip olduğum sosyal fobi gibi sayısız insanın hayatını cehenneme çeviren birçok fobiden biridir. Size tanıdık geliyor mu?
İnsan lokantaya gitmekten, yabancılarla temas kurmaktan, başkalarının önünde konuşmaktan ya da dikkatlerin odağında bulunmaktan korkabilir. Şırınga, kan, bıçak, diş doktoru, karanlık, uçurum, hayvan, örümcek, hamam böceği, fare ve yılan fobileri oldukça yaygındır. Normalleşen korku-fobiler!
Bu fobilerin çoğunluğu hayatımızda nasıl başlar? Mesela; kendinizi alışveriş merkezinde biraz kötü hissedersiniz; asansörü kullanmak için tuhaf, açıklanması zor bir isteksizlik hissedersiniz; bir böcek gördüğünüzde tiksinirsiniz ve tüyleriniz diken diken olur. Yaşadıklarımıza göre örneğin; travmatik yaşantılar, işyerinde stres ya da bıkkınlık (işyeri terörü, partnerle tartışma, diğer ruhsal sıkıntılar, finansal güçlükler) garip korkular ve tepkisel duygular şiddetlenir ya da azalır. Hepimiz bir kere olsun böyle haller yaşamışızdır. Bunun altındaki davranışların nereden kaynaklandığını aramak ve bulmak önemlidir.
Davranış terapistlerine göre her şey, bir insanın yaşamının fobisi tarafından ne derecede kısıtlandığına bağlıdır.
Fobi hayata nereden gelir?
Fobiler, özel korkulardır. Fobileri olanlar gerçek bir tehlike tarafından tehdit edilmediklerini bilir. “Normal” bir korku ise bunun tersine tehlikelere karşı hissedilir. Bu, kendimizi koruyabilmemiz için gereklidir. Bize, çoğunlukla hiç de hoş olmayan biçimde tehlikeleri hissetme olanağı tanır. Böyle durumlarla karşılaştığımızdaysa vereceğimiz tepki için hazırlıklı olmuş oluruz. Gerçek şu ki korku biyolojiktir, nesilden nesle aktarılır.
Korku zevkten çok acı, olumludan çok olumsuzlar, kazançtan çok kayıp yaşayacağımız varsayımından kaynaklanan bir duygudur. Tam potansiyelimizin ortaya çıkmasını engelleyen bir yanılsamadır. Korkular;
- Diğerleri ne der? ruhsal korku
- Yeterince bilmeme korkusu zihinsel korku
- Başarısızlık korkusu mesleki korku
- Yeteri kadar para kazanamazsam maddi korku
- Sevdiklerinizi kaybetme korkusu
- Dışlanmak korkusu sosyal korku
- Ölmek ya da hastalanmak korkusu
Peki, hayatımızda dengeyi nasıl bulacağız? Egomuzla durum ya da olaylarla özdeşleştirdiğimiz tüm eylem, eylemsizlik veya özellikleri spesifik aklın muhakeme fonksiyonu ile düşünüp, değerlendirerek ve tersi durumları da tespit ederek. Ben başardım ve hayat amacımı gerçekleştirmek üzere ilerliyorum. Dolayısıyla bir süre duygudurum bozukluğu tanısı ile çokça kullandığım ilaçlardan sonra şimdi ki seviyeye gelmiş biri olarak diyorum ki siz de kesinlikle başarabilirsiniz. ”Kendini Bilmek” kimliğinizdeki koşullandığınız tek taraflı düşüncelerinizden özgürleşmekle, ”Kendi Olma” , yolda özgüvenle ilerlemenizin anahtarıdır. Çalışılmış bir zihin!
Aynı soruyu tekrar soracağım. Hayatınızın tamamına bakarak; ”Ne olmayı istiyorsunuz?” ya da ”Ne olmak isterdiniz?” İçsel gelen isteklerinizi sakince dinleyin. Yazın. Bireysel/grup çalışmalarımla daha nice cevaplanmayı bekleyen, cevaplarınızın derinliğinde eşsizliğinizi açığa çıkaracak, Size özel, güçlü sorularla kendinize meydan okumaya hazır mısınız?
Sevgi ve saygılarımla.
Arzu Aykın
”Anlattığınız her hikaye sizin kendi hikayenizdir.” Joseph Campbell

Gerçek, Bir'likte. Dönüşüm, kararlı bir güç gerektirir.

Yorum bırakın