Merhaba, nasılsınız?
Üzerinde fazla düşünmeden rastgele eylem, eylemsiz özellikli davranışlarımız vardır. En doğal, en saf, masum, kendiliğinden gerçekleşen.
Belki otobüse binmekte zorlanan bastonlu teyzenin elinden tutmak ve bir hamlede isteğini gerçekleştirmek. Belki yönünü kaybetmiş bir kişiye bir bardak su ikram etmek. Belki yola savrulan ve yuvarlanan bir topu tutarak çocukların sevinç çığlıkları içinde onlara geriye esneyerek topu atmak. Belki de yılların izlerinden bir bakışla, eski bir dostla karşılıklı derin sohbetle kahve içmek.
Eflatun demiş;” Kendini yönet, dünyayı yönetecek gücü bulursun.”
Yaşama tepki vermeyi bırakıp yanıt vererek yaşamaya başlamaktır, bir duruşla kim olduğumuzu güvenle ifade edebilmek ve ifademizin arkasında durabilmektir kendini yönetmek. İsraf etmeden yaşamaktır. Kendi anlamından, hayat amacından yaşamaktır. Hepimizin hayalleri, hedefleri, amaçları vardır. Peki, senin hayat amacın nedir? Dünyada neyin eksikliğini duyuyorsun?
Başka önemli bir soru daha; hoşgörü sahibi misin yoksa katlanıyor musun? İkisi farklı şeyler. Birlikte düşünelim mi?
Yaşamımızdaki sürtünmeler azaldıkça kendimize dolayısıyla diğerlerine hoşgörümüz artar. Sınırlarımızı belirleyip, kendimize uygulayacağımız davranış standartlarını yükselttiğimizde değerlerimizden bir hayat yaşayabilir ve ihtiyaçlarımızı etkin bir biçimde ifade edebiliriz.
Kendine iyilik hali, herkese iyilik hali…
Sevgi ve saygıyla. Arzu Aykın
”En mutlu düşten daha mutludur uyanmak.” Shakespeare

Gerçek, Bir'likte. Dönüşüm, kararlı bir güç gerektirir.

Yorum bırakın