”Evren değişimdir; yaşamamız onu oluşturan düşüncelerden ibarettir.”
Marcus Aurelius Antoninus

Merhaba, nasılsınız?
Zihin üzerine düşünürler, bilim insanları birçok araştırma, deney, uygulama yapmışlardır. Halen de devam araştırmalarına devam etmektedirler. İlim alanında da dünyanın varlığından beri elimize ulaşan ve gelecekte de ulaşılacak olan kadim bilgiler vardır.
Peki, zihin nedir? Zihin denen olgu karmaşık bir yapıya sahiptir. Geniş bir konu olan zihne; bir açıdan bakışla yaklaşacağım. Hazırız; başlayalım o zaman.
Zihin dediğimizde düşüncelerimizden, duygularımızdan, hislerimizden ve hafızadan bahsederiz. Zihin; kalıplarla yaşar, farkında olsak da olmasak da. İkisi arasındaki en belirgin fark sıradan yaşamaktır; yani bilinçsizce yaşamaktan söz ediyorum.
Değişimin kaçınılmaz olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Tüm zihin-beden sistemimiz, sadece değişimle işbirliği içinde olmak üzere tasarlanmıştır.
Şimdi, sizleri bir kaç soru bombardımanına tutacağım!
Kendinizi ne kadar iyi tanıyorsunuz? Arkasına yaslanıp rüzgâra göre sürüklenen biri misiniz? Yoksa her zaman neler olacağını en ince ayrıntısına kadar bilen “kontrol tutkunlarından mısınız? Önceden planlar yapmayı önemser misiniz? Kriz anlarıyla nasıl başa çıkarsınız? Öfkenizi gösterir misiniz? Asabi misiniz? Baskı altında ne kadar iyi iş çıkarabilirsiniz? Beklenmeyenle başa çıkmakta iyi misiniz? Bunu bir mücadele kabul edip eğlence vasıtası gibi mi görürsünüz? Yoksa sizi denemek için yolunuza konmuş bir engel olarak mı algılarsınız? Ne zamanlar riske girersiniz? Ne kadar riske girersiniz? Mizah duygunuz güçlü mü yoksa ciddi olmak için bir gereksinim doğmasını mı beklersiniz?
Değişim kelimesinin sözlük anlamı: “farklı hale getirmek, dönüştürmek: başka bir şey için vermek ya da koymak: bir durumdan diğerine geçmek: değiş tokuş etmek”tir. Bu fiziksel, duygusal, zihinsel, ruhsal ve evrimsel süreç içerisinde kim olduğumuzu kanıtlamak için sonsuz sayıda fırsata sahibiz! Nasıl? Tekrar okumanızı öneriyorum. Bu bilgi nasıl hissettiriyor? Sonsuz fırsatlar! Ben araştırdım, uyguladım böylece yaşadığım her durum, olayda kabul edilebilirliğe dair daha geniş bir bakışla bakma becerim gelişti. Demek istediğim şu ki; zihinsel olarak uyanık, duygusal olarak huzurlu, ruhsal olarak farkında, fiziksel olarak sağlıklıyım.
Her birimiz bireyiz. Dış özelliklerimiz kadar iç özelliklerimiz de birbirinden farklıdır. Çünkü değerlerimiz, hayat amacımız farklıdır. Ancak bir gerçek daha vardır. Tek bilinçteyiz. Bunu Kuran’ı Kerim, İhlas süresi çok güzel anlatmaktadır. ” Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla, De ki, O Allah tekdir. Allah eksiksiz, sameddir ( Bütün varlıklar O’na muhtaç, fakat O, hiç bir şeye muhtaç değildir.) Doğurmadı ve doğrulmadı. O’na bir denk de olmadı.” Yani Tevhid inancı; tek ve bir olduğunu kabul etmektir.
Yine devam edersek, değişime çoğumuz direnç göstersek de bedenimiz değişimi çok güzel göstermektedir. Nefesimiz, kanımız, hücrelerimiz tüm bedenin iç dengesini sağlamak, hayatta kalmak için hiç durmadan işlevlerini yerine getirirler. Peki değişime ne kadar izin veriyoruz? Hastalık denen şeyin ne olduğunun ne kadar farkındayız?
Zihnimiz bir evrendir. New Scientist dergisinin 2003 Ağustos ayı sayısı özel olarak beyin konusunu işlemiş ve kapağında şu cümle yer vermişti: ” Beyninizin gözüpek yeni vizyonu: Limit yok” “Kafanızın İçindeki Evren”.
Peki, sınırsız ne demek?
Konumuz yaşamlarımızdaki değişimlerin farkında olmak ki, beynimiz hakkında anlamamız gereken en önemli gerçeklerden bir kaçı da beyin kendi kendini yaratır ve her zaman gerçeğin peşindedir. Nasıl mı ? Hemen yazıyorum. Yaşam nefesi; prana ile. Nefes alıyoruz. Havayı içimize çekiyoruz. Bunları yaparken de vücudumuzdaki enerji sistemlerinin içeriklerini ve niteliklerini değiştiriyoruz. Kanımıza oksijen gönderiyor, beynimizi formda tutmak ve o andaki en uygun kapasitesinde işlemesi için kalp kaslarımızı besliyoruz. Değişimi sağlayan akciğer ve akciğer kapasitemizdir.
”İnsanoğlunun bedeninden farklı bir ruhu yoktur; bu yüzden de bu çağda beden, ruhun, derinliklerini beş duyu yardımıyla algılayan bir parçasıdır.” William Blake ne güzel söylemiştir. Duyularımız, beynimizin deneyimlerimizden hafızada kayıtlar tutarak, türler arasında ilişkiler, bağlantılar kurması, zihnin fonksiyonları ile de muhakeme, anlamak, bilme sayesinde değişim için kullandığı araçlardır. Ses, görüntü, tat, koku ve dokunma.
Algılarımız düşüncelerimiz, duygularımız ve kararlarımız eylemlerimizden oluşan bir süreç yaratır. Dolayısıyla hemen bir soruyla devam edeceğim.
Sizi ve yaşamınızı hangi inançlar idare ediyor? Zihninizde size ait olmayan hangi düşünceler dolaşıyor? Gerçek kabul ettiğiniz varsayımlarınız hangileri? İnançlarınızın kaynağı hangi otoriteler? Peki, bedeninizi her gün temizlediğiniz gibi her gün zihninizi de temizliyor musunuz? Bugüne kadar bunun için nasıl yöntem, teknikler kullandınız?
Eğer yöntemleriniz işe yaramıyor, sizde hastalık olarak kendini gösteriyorsa, iyi haber güçlü bir metot var ve bu durumu dengeye getiriyor. Hayatınıza bakışınızda daha kaliteli, daha huzurlu, daha doygun, tatmin olmak varsa doğru, güvenilir, güçlü, kesin çözüm üreten bir metoda bir adım yaklaşmış durumdasınız. Nefes ilk önemli giriş kapısı, bilinç çalışmaları, meditasyon, beslenme ve egzersizler diğerleri. Seçim sizin, karar sizin. Değişime ne kadar izin veriyorsunuz?
Görüşmek üzere, sevgi ve saygı ile. Arzu Aykın
”Tüm evrende hiçbir şey yok olmaz, bana inanın, ancak maddeler değişirler ve yeni şekillere girerler. “Doğmak” kelimesi daha önce olandan daha farklı bir başlangıç için kullanılır. Aynen “ölmek” kelimesinin aynı şeyin sona ermek için kullanılan hali olması gibi… Her ne kadar bu madde şuna, şu madde buna dönüşüyorsa da maddelerin toplamı değişmeden kalır.” Ovid, Metamorfozlar


Yorum bırakın