DİNLEYİCİ

” ” Yavaş” dedi salyangoz, ”Zıp zıp” dedi tavşan, ”Yorma kendini” dedi çita, ”Daha yolun uzun.” ” M.C.Richards

Dinleyici tüm odağını hikayeyi anlatan yolcuya yönlendirmişti. Yolcu ormanın derinliklerinden, kuzeyden gelmişti. Nehir kenarına yakın, daha yukarılarda çoğunlukla yaşlarının kesin olarak bilinmediği yelpaze şeklindeki mavi çam ağaçlarının eteklerinde, yerleşik, tek katlı, birbirlerine belli bir açıyla hizalanan kulübelerin hakim olduğu, yüz kadar insanın bir arada yaşadığı yere istemsizce nasıl çekildiğini anlatıyordu. Aylardır yol boyunca konuşabileceği bir insan görmemişti. Anlattığına göre yolculuğu sırasında güneş, ay, yıldızlar, bulutlar, kuşlar, kurtlar ve daha nicesi ona rehberlik etmişti. Değişimin kaçınılmaz olduğu evrende, mucizevi şekilde evrensel güçlerin onu nasıl desteklediğini anlattıktan sonra, devam etti konuşmasına.

”Büyük sessizlik yemini etmiş gibi sadece olanı izliyor, tanıklık ediyordum. Tanıklık ederken de doğanın beni izlendiğinden emindim. Çocukken büyük babamla ormana odun toplamaya giderdik. Üç beş gün ormanda işlerimizle meşgul olurduk. Tüm o süre boyunca büyük babam doğanın güçlerinden bahsederdi. Yağmurdan, rüzgardan, sisten, güneşten, ağaçların bilgeliğinden. Kendi içinde barındırdığı çeşitten ve çeşidin birbiriyle uyumundan, birlikte hizmetlerinden, kendi doğal hallerine sadık kalışlarından bir çok hikayelerle bezenmiş kadim bilgilerle beni donatırdı. Tüm yolculuğum boyunca sanki aynı zaman, aynı mekandaydım . Korkusuzca yol aldım. Benimleydi büyük babam ve tüm olan. Sizin topraklara getirdi beni; bütün bilgeliği ve dingin sessizliği ile size getirdi beni. ”

Saçı sakalı bir, siyah şapkalı yolcunun dudakları kurumuştu. Etrafını saran dinleyici içinde çantasının kenarındaki matarayı eline aldı, ağzındaki tıpayı bir hamlede çıkarttı ve bir kaç yudum su içti. Dinleyici ellerini kalbinde birleştirerek ”Hoşgeldin” dediler hep bir ağızdan. Yolcu elini kalbine götürdü başını hafifçe öne eğerek teşekkür etti. Uzun bir zamandan beri dinleyici başka diyarlardan gelen biriyle karşılaşmamıştı. Meraklı gözlerle, yeni bir şey öğrenme gayretiyle, tüm odakları yolcuda, anlatacaklarını dinlemek istiyorlardı. Sessizlik en can dosttu ve o ana hakim olan buydu. Tüm dikkatleriyle o ana, o andaki yolcuya, yolcunun hikayesine kilitlenmiş dinleyici; tek bir kalp atışı gibi sadece o an. Ortama ağaçlar ve üstünde barındırdığı tüm alemin armonisiyle birlikte, rüzgarın güneş ışıklarıyla iki canın birbirini kucaklaması gibi sürtünmeyle çıkan hışırtı hakimdi. Dinleyici yoldan habersiz sadece yaşadığı ormanı biliyordu. Yolcu konuşmasına kadim bir sözle başladı.

Hareket et, yol açılacaktır. Kuzeyin ışıkları yolunu aydınlatacaktır.

Yorum bırakın

BÜTÜNÜN DENGESİ sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin