Kalpten küçük dokunuşlar. İyi Pazarlar…

”Çevriliydi. Etrafındaki telden örülmüş duvarlar ulaşmama engeldi. Dokunamıyordum. Daha dokunmadan canımı acıtır düşüncesi tellere yaklaşmama engel oluyordu. Hatta sesim çaresiz, bedenim öylece bakakaldı içerde olana, duruma, olaya, içimdeki Ben’ e.
Yıllarca nasıl kaçtığımı, öfkeyle saldırgan vahşi bir panter gibi nasıl davranışlar gösterdiğimi hatırlıyorum. Tellerin bir adım gerisinde öylece tüm hayatıma bakıyordum. Bir adım daha geriye gittim. Daha net izleyebiliyor, Arzu’nun hayatına bakıyor ve neyi göremediğine tanıklık ediyordum.
Bir adım daha, geriye gittim. Tellerle çevrili ”Ben” hala oradaydı. Düşünüyordum. Oraya ne zaman girmişti? Nasıl girmişti? Hatırlıyorum; bu, bir oyundu başlangıçta, dikkat çekmeyi başardığı bir oyun. Sonra da çıkış yolunu unuttuğu bir oyun. Öyle içerden bakan Ben’e bir adım daha geriden baktım. Onu oraya sokan düşüncenin yine aynı düşünce ile dışarı çıkabileceğini yüzüne bakarak, sezgisel kalpten bağlanarak, konuşmadan O’na ilettim.
Sessizce kıpırdaman tellerin gerisindeki beni izliyordu. Bakan kim? Gören kim? Kim kime bakıyor ve kim ne algılıyor? Tanıklık ederken bedenin gözlerinden değil de, daha da derinden bilişsel diye içinden geçen düşünceler ve hatırladığı hislerle izlerken öylece…” Arzu Aykın

”Tanrı’nın özüne, esasına varabilmek… Kişi önce kendi özüne inebilmeli… Ruhun derinliklerine git. En yüce olanın gizli yerine, köklere, yüksekliklere, Tanrı oralarda yoğunlaşmıştır.” Meister Eckhart
”Bireyselleşmiş farkındalık alanındaki dalgalanmalar durduğunda ve bunlar sınırlandırılıp kaynaklarına döndüklerinde yoga gerçekleşir. O zaman gözlemci (algılayan kişi) kendi saf doğasında ikamet eder. Bu şekilde olmadığında gözlemci zihinde ve algılarda oluşan değişken etkilerle özdeşleşme eğilimindedir.” Patanjali Yoga Sutraları 1:2,3

Yorum bırakın